Recent Posts

6 Şubat 2012 Pazartesi

Hemingway'in Silahlara Vedası - Savaş - Aşk - Arkadaşlıklar

1899 doğumlu olan Ernest Hemingway'in liseyi bitirdiği sıralarda Birinci Dünya Savaşı patlak verir. ABD'nin savaşa dahil olmasının ardından yazar orduya katılmak için başvuruda bulunur ancak gözündeki bir sorun nedeniyle alınmaz. Daha sonra savaşın son yıllarında Kızıl Haç gönüllüleri arasında ilk sıralardadır ve yazarlığı için malzeme toplayacağı savaş serüvenlerine böylelikle atılmış olur. İtalyadaki bu Kızıl Haç ambulans şoförlüğü görevi sırasında yakınlarında patlayan bir top tarafından ağır yaralanır. Milano'da tedavi sürecinde bir hemşire olan Agnes von Kurowsky'e aşık olur...

Yukarıdaki cümleler ve yazarın Milano'da iyileşme sürecinde çekildiği fotoğrafı dikkate aldığımızda Silahlara Veda'nın az buçuktan öte bir otobiyografik eser olduğunu da söyleyebiliriz.

Şu ana kadar okuduklarımı dikkate alırsam Hemingway'in tüm kitaplarının son sayfasına geldiğimde onları tek tek çok sevdiğimi söyleyebilirim. Belli çerçevelerde birbirlerine benzeseler de bu beni kesinlikle sıkmıyor. Aksine bunun yazarın tarzını anlama yolunda bir his olduğunu düşünmeme neden oluyor. Silahlara Veda'da - okuduğum zaman dilimiyle de alakalı olabilir- kitabın ortalarına gelirken tıpkı ana kahraman teğmen Henry'nin sonradan sıkılacağı gibi sıkıldım savaştan. Sonlarda ise onun başlarda cepheye koşması gibi zevkle, bir heyecanla çevirdim sayfaları.

Hemingway birbirine harmanlayarak yer verdiği birçok fikrin ön sahnesinde yine savaşı yerin dibine vuruyor. Ne menem bir şey olduğundan , yıkıcılığından , etkilerinden bahsediyor. Güzel şeyler ne kadar var olmaya devam ederse etsin bir şekilde savaş tarafından etkileneceğini , harap edileceğini yazıyor. Her türlü lekesizi lekelemek üzere proglamlanmış savaş güzelliklerin ve mutlulukların varlığına dayanamıyor çünkü. Öyle ki ne zaman Henry ve Catherine biraraya gelip mutlu oldu desem kitap boyunca bu yönde engeller çıkıyor. Henry'nin yaralanması, cepheye geri gönderilmesi , tutuklanma tehdidi ve kitabın sonu hep bunu gösteriyor. Yine de ikisi de aşkı savaş havasından kurtulmak için kullanıyorlar. Kitap boyunca vurgulanan birbirlerini düşünerek ya da güzel şeyler düşünerek dışardaki dünyanın yıkıcılığından kaçıyorlar. Aşkın bu savaşın ve hayatın dehşetlerini altetme gücüne güvenlerinin yanında ondan çekiniyorlar da çünkü ikisi de her güzel şeyin bir bedeli olduğuna inanıyor.

Baştan sona kadar kitap yağmur , nehir ve değişik su tasvirleriyle sırılsıklam su baskını altında yüzüyor. Kitapta bunun iki nedenle kullanıldığını düşünüyorum. İlki devamlı görülen yağmur yıkıcılığı temsil ediyor. Yağmur çamur kitap boyunca devam eden savaşın karakterler üzerindeki umutsuzluk ve mutsuzluk halini yansıtmak için kullanılmış. Buna dikkat ederim kitaplarda olsun filmlerde olsun savaşlar genelde yağmur altında değil midir ? Suyun olumlu bir manada kullanıldığı ikinci bir nedense anakarakterin nehir ve gölü kullanarak "savaştan" kaçıp uzaklaştığı anlarda karşımıza çıkıyor. Kurtuluşun sembolü yağmur savaştan uzaklaştıkları her an daha çok bir " vaftiz" törenini andırıyor. Felaket göstergesi yağmur bu sefer Catherine'i kahkahalara boğuyor. Yine çiftin en mutlu anlarını yaşadıkları İsviçre karlar altında. Ne zamanki karlar kalkıyor işler değişiyor...

Kitabın sonunun beni bu kadar etkileyebileceğini düşünmezdim.- Ne kadar detaya giriyorum bilmiyorum. Kitabı okumayanları ne kadar düşünsem de birçok onları hoşnut etmeyecek detaylara girdiğimin farkındayım. Affetsinler artık. - Kitapta gönüllü olsun cebren olsun birkaç yerde gördüğümüz terketme finalde birbirine karışmış bütün duyguları zirveye taşıyor.Saygılar Hemingway !

Birçok defa filme de uyarlanmış. Kadir İnanır'ın da aynı adlı bir filmi var ama bilmiyorum neyi ve nasıl anlatır.

Hemingway'in Silahlara Veda'sıyla bir savaşı daha geride bırakıp Tehlikeli Yaz'la boğalar matadorlar arenasına attım bile kendimi çoktan ben.TwitterTwitter'da paylaş

3 yorum:

Syhn dedi ki...

ya ben o kadar sevmemiştim ki bu kitabı yorumunu bile yapamadım blogda :D

dalgaizleri dedi ki...

:) Bir yorumu haketti bence :) Diğer okuduğum Hemingway kitaplarına nazaran biraz daha az etkileyiciydi diyebilirim ben de Silahlara Veda için. Hiç mi beğenmediniz belki kısa bir yorum yaparsınız kitap üzerine ? :)

Adsız dedi ki...

Savaş ve barış tan daha az sıkıcı olduğu kesin

Blog Widget by LinkWithin