Ara sıra aklıma bu soru gelir ya bir portre fotoğrafına bakarken ben olsam nasıl çekerdim derim ya da bir sinema filminde veya televizyon programında görür o an yakaladığım bir kareye imrenirim. Birçok fotoğraf çekenin olağan sorusudur bu belki de : Ben kimleri fotoğraflamak isterim ya da isterdim ? Aklıma ilk gelenleri hemen burada olabildiğince nedenleriyle paylaşayım diyorum.
Her fotoğraf sevenin portre fotoğrafında aradıkları ondan bekledikleri vardır şüphesiz. Kimi estetik düşkünüdür. Hatta çoğunluk bir kısım böyle diyebiliriz yanılmıyorsam ancak ben sanki daha çok anlam arıyanlardanım. Bir moda fotoğrafında bir kıyafet, takı ya da makyaj tanıtımında estetik kaçınılmaz oladabilir ama bence bir portre fotoğrafı bazı duygular hissettirmeli insana başta bakış , duruş , mimikler ya da başka detaylarla...
1- Rowan Atkinson
İlk olarak aklıma Rowan Atkinson geliyor. Üstün yetenekli oyuncunun özellikle de Mr.Bean karakterine verdiği hayat kesinlikle tartışılmaz. Çoğu tiyatrocu için "binbir" surat denir ya bizlere sevinç , keder başta olmak üzere bütün duyguları yaşatmaya çalışır onlar. Sanırım bunu kabiliyetle yapanlardan Atkinson. Üstelik bence iyi oyuncu iyi fotoğraf verir. Onu fotoğraflamak değişik duyguları yüzünde yakalamak eşsiz bir deneyim olurdu şüphesiz. Yukarda kolajladığım fotoğrafları ben çekmek isterdim.
2. Audrey Hepburn
Zerafet ve zarif kelimeleri anlamına ne kadar yakışan kelimeler. Bunları Audrey Hepburn için de kullanabiliriz bence ona da yakışır. Popüler olmaya başladığı tarihlerden ölümüne yani doksanlı yıllara kadar çektirdiği bütün fotoğraflar özenli. Bunda aktrisin fotoğrafa verdiği önem de rol oynuyor olmalı. Fotoğrafın sinemadan daha zor olduğunu belirttiği " Kötü bir filmi iyi pazarlamayla kurtarabilirsiniz ama kötü bir fotoğrafı hafızalardan silemezsiniz." sözünden bunu anlamak mümkün. Yine fotoğraf çekimlerinden önce özenle hazırlandığı kendi makyajcılarını yanında taşıdığı ve hatta uykusunu almadan çekimlere gitmediği biliniyor.Doğal olarak bu nedenlerden şu da kötü diyebileceğimiz bir fotoğrafı dahi yok bence.
3.Jeanette Winterson
Bu fotoğrafa özellikle yer verme gereği duydum çünkü portre fotoğrafta aradığım manayı özetliyor. Birkaç hafta önce Radikal kitap ekinde farkettim.( Yeni radikalin fotoğraf seçimlerini ayrıca beğeniyorum belirtmeden geçemeyeceğim.) Haşmet Babaoğlu'nun da farkedip köşesinde yer vermesi üzerine ayrı bir sevdim. Bakın fotoğraf için Babaoğlu ne diyor : " Sevdiğim yazarın fotoğraftaki ifadesine takıldım kaldım. O nasıl bitkinlik ve burukluktur yarabbim! Winterson'un yüzü sanki şöyle diyor bakanlara: "Anlıyorum, anlıyorum, anlıyorum... ve anlamaktan çok yorgunum!" "
Fotoğraftaki bakış o ifade , o doluluk portre fotoğrafın nasıl olması gerektiğinin açıklaması gibi. Çekene çok imrendim.
4- Salman Rushdie
Aslında Christopher Felver'ın çektiği bu fotoğraf bana yazar Rushdie'nin karelenmesi gerektiğini düşündüren ilk şey oldu. Hiçbir kitabını okumadım hakkında da çok az bilgim var. O genelde Hintli ve Araplara özgü olan yarı kapalı göz kapaklarının altındaki bakış bence farklı bir hava katmış. Bu fotoğraftaki kompozisyonu seviyorum.
5- Albert Camus
Bu da hoş bir portre. Hani hep denir ya "habersiz çek şöyle doğal olsun" diye işte Albert Camus'nun balkonda sigara içerken görüldüğü bu fotoğraf da onlardan. Baktığımda ne kadar Camus çıkmış burada diyorum . O kadar doğal !
Bu listenin devamı gelir sanırım ...Twitter'da paylaş
Recent Posts