Recent Posts

9 Haziran 2011 Perşembe

Mutluluğun peşine düşme hakkı

Ülkemizin seçim heyecanı yaşadığı hafiften ısınmaya başlayan bu haziran günlerinde herkes patlamaya hazır bir bomba gibi. Kutuplaşmanın limitindeyiz...Takım tutar gibi parti ve duymayı seveceğimiz şeyleri söyleyen parti liderlerini tutan halkımız bir final maçı bekler gibi bekliyor pazar gecesini. Az kaldı. Neyse ki !.Çoğumuz süren heyecana kapılmış gidiyor olsa da bir kısmımız da sıkıldık bunlardan. Daha fazla sıkmak niyetinde de değilim bir bildirgeden dikkatimi çeken hoş detaydan giriş yapıp eli kulağında olan seçimlerle bitirmeye çalışacağım yazımı.

Koloniler birleşerek Büyük Britanya Krallığındana ayrı olarak bağımsızlıklarını ilan ederler ve 1776 tarihinde Bağımsızlık Bildirisini ilan eder Amerikalılar. İlan edilen bu bildirgede çok hoşuma giden bir detay var. " mutluluğun peşine düşme hakkı ..."
Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır, onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir, bu haklar arasında yaşama, özgürlük ve mutluluklarını arama yoluna gidip onu edinme hakları yer alır.

Bütün insanlar yaratılıştan eşit olarak özgür ve bağımsızdırlar , ve doğuştan sahip oldukları kati hakları vardır. Ki onlar topluma herhangi bir mevkide girdiklerinde , herhangi bir sözleşmeyle dahi ,öyle ki hayati zevklerinden ve özgürlüklerinden , herhangi bir mülk sahibi olma haklarından, mutluluğu ve güvenliği kovalama ve edinme haklarından , zürriyetlerinden yoksun bırakılamaz bunlardan çekip alınamaz.

İnsana birey olarak değer veren bu deklarasyon 1776 yılında ilan edildi dikkatinizi çekerim. Bakın kaç cümle. Zor olmasa gerek ? Öyle mi ki ?

1215 yılının İngilteresini düşünün. Hani o ortaçağın "medeniyetten uzak"(!) İngilteresini...Halk krala " Kralım tamam sen bizden vergi alıp oraya buraya saldırıyorsun ama biz de iki kelam laf edelim yani " deyip Magna Karta Libertatumu ( Büyük Özgürlükler Sözleşmesi ) krala imzalatarak ondan yetkilerinin bazılarından feragat etmesini istemişler. Yıllar önce çözülmüş sorun.

Ülkemiz siyasetinin çirkinleştiği ülkemiz insanlarını da çirkinleştirdiği bugünleri düşünün bir de. Gündemimize? O partinin bu partinin, o kişinin bu kişinin gündemine ! Televizyonlarda , gazetelerde ve hatta meydanlarda konuşanlara bakın...Kendimizi düşünelim ? Demokrasi ne demek ? Oturup parti amblemlerinin altına mühür basmak mı ? O zaman neden Afrika ülkeleriyle aynı saftayız bu alanda ?

Sözün özü o parti bu parti bir farkı yok aklıselim düşününce. Haklar ve özgürlükler , yönetimlerin temelini oluşturan konular varken hep beraber konuştuğumuz şey , gittiğimiz yol fasa fiso , tırı vırı ve falan filan ... Öncelikli çözmemiz gereken tek tip insana hitap etmeyen insan için haklar . Sadece kendi özgürlüğü için değil başkasının özgürlüğü için de çabalayan , mutabakat temelinde hazırlanmış yeni bir anayasa.

Yoğun seçim maratonu bende böyle bir netice verdi sanırım. Umarım sıkmamışımdır. Girmem daha da böyle konulara. Seçimler hayırlı olsun ülkemize ve insanlarına şimdiden...TwitterTwitter'da paylaş

1 yorum:

BuRCu dedi ki...

Katılıyorum Burak sana. Ülkemiz için en iyisini yapmak gibi bir amaçları var madem neden başa gelen yöneticilerin hedefleri, öncelikleri değişiyor. Gidiş yolları farklı olabilir, kendi içlerinde savundukları farklı olabilir; ama genelindeki temel mantık aynı olması gerekir. Ülkenin çıkarları doğrultusunda ortak hedefler yönetimdeki isimler değişince neden yer değiştiriyor? Anlamsız geliyor bana. Siyaset yapmak gerçekten değişik bir boyutta.

Gerçekçi olmam gerekirse, sokaklarda gezinip duran parti araçlarından, ev telefonundan arayan adayların kayıt sesinden, televizyonda yayınlanan reklamlardan, sosyal paylaşım sitelerinde sürekli birilerine düşüncesini ispatlamaya, dayatmaya çalışan kişilerden gına geldi.

Sadece benden olana faydam dokunacak, diğerlerinin düşünceleri önemsiz gibi bir mantığı kabul edemiyorum politikada. Hiçbiri de beklediğimiz gibi değil zaten. İnsanlardaki boşvermişlik de bundan dolayı sanırım.

Blog Widget by LinkWithin