Recent Posts

17 Ekim 2009 Cumartesi

Yazar Odaları

Guardian gazetesinde 2007'den bugüne dek yayımlanan ilgi çekici bir bölüm var. Bölümün konusu yazarların odası. Dünyaca ünlü yazarların o çok bilinen eserlerini yazdıkları odalarını,masalarını bizlere sunuyor. Böylelikle geçmiş ve günümüz yazarlarının karakterlerinden tutun da eserlerini hangi ruh haliyle kaleme almış olabileceklerini öğrenmiş oluyoruz. Bunlardan dikkatimi çekenleri sizlerle paylaşmak isterim.
Jane Austen
En göze çarpanlardan biri Jane Austen'a ait. Yazarın Pride and Prejudice ve Emma gibi eserlerini üzerinde kaleme aldığı küçük üç ayaklı masası o anlattığı zerafet hikayelerinin kaynağına etki edebilir hissi veriyor. Kalabalık bir aileden gelen ve kendine ait bir odasının olmamasının sıkıntısını çeken Austen'in misafirler geldiğinde yazdıklarını apar topar kaldırıp bavullara sıkıştırdığını dahi biliyoruz. Guardian gazetesi bu oniki kenarlı zarif masa için dehanın tevazusunu yansıtıyor tanımını yapmış.

Charlotte Bronte
İşte yetenekli bir o kadar da problemli Bronte kız kardeşlerin odası. Charlotte, Emily ve Anne Bronte eserlerini bu odada yazıp üzerine uzun uzun konuşurlarmış. Jane Eyre ve Uğultulu Tepelerin bu melankoli dolu odada nasıl bir hayal gücüyle yazıldığını anlamaya çalışıyorum. Bu arada Emily'nin bu odada öldüğü de söyleniyor.

Virginia Woolf
Woolf'un eşi Leonard Woolf'a 18 Mart 1941 tarihinde aşağıdaki intihar mektubunu bıraktığı oda.
"Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum.Bu sefer o korkunç anlardan kurtulamayacağım .Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım.Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana olabilecek en büyük mutluluğu verdin.Benim için her şey oldun. Bu korkunç hastalık beni bulmadan önce birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemezdim. Artık savaşacak gücüm kalmadı.Hayatını mahvettiğimin farkındayım,ve ben olmazsam, rahatça çalışabileceğini de biliyorum. Bunu sen de göreceksin. Görüyorsun ya, bunu düzgün yazmayı bile beceremiyorum.Söylemek istediğim şey şu ki, yaşadığım tüm mutluluğu sana borçluyum. Bana karşı daima sabırlı ve çok iyiydin. Demek istediğim, bunları herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun.Artık benim için her şey bitti.Sadece sana bir iyilik yapabilirim. Hayatını daha fazla mahvedemem. Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum."

Rudyard Kipling
Kipling'in odasını beğendim...

George Bernard Shaw
Shaw'un odasını biraz garipsedim. Fikir adamının o bütün eserleri bütün düşünceleri bu odada hayat bulmuş demek.

-------------------------------------------------------------------------------------
© Fotoğraflar kaynak : http://www.guardian.co.uk/booksTwitterTwitter'da paylaş

6 yorum:

MAVİANNE dedi ki...

Yazar odaları farklı farklı
hangi ruh halinde bu eserleri yarattıkları önemli
tabi yazdıkları ortam da etkiliyordur eminim
güzeldi okumak bunları
teşekkürler

dalgaizleri dedi ki...

Ben teşekkür ederim. Beni de etkileyen konu bu oldu. O tüm yazılanlara bu masalar bu duvarlar şahitlik etmiş.

Mavi_Elmas dedi ki...

Herşey bir yana insan alıştığı yer dışında başka yerde yazarken zorlanıyor bence. Bu küçük bir sehpa karanlık bir oda bile olsa öyle. En azından ben bir yazar olmadığım halde yapamıyorum. Annemlere gittiğimde o ortamda gezdiğim yerleri anlatamadığımı farkettim. Bilgisayar klavye bile etkiliyor yazdıklarımı ki bunlar koskaca yazarlar harika eserler çıkarmışlar.

dalgaizleri dedi ki...

Katılıyorum. İnsanın kendini ifade etmesi için ilk önce kendini kendi gibi hissettiği mekan da önemli.

Blush dedi ki...

Virgina Woolf ve odası harika

Karşısında kocaman bir bahçeye açılan kapı...

dalgaizleri dedi ki...

Evet Blush benim de en çok dikkatimi çekenlerden birisi o oda olmuştu. Ziyaret ve yorum için teşekkürler.

Blog Widget by LinkWithin